CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, ilk dosyanın “3 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” ile ilgili olduğunu ifade etti. Bu kararnamelere ilişkin düzenlemelere itiraz ettiklerini bildiren Günaydın, kararnamelerin iptalini istediklerini aktardı.
“BU YETKİYİ CUMHURBAŞKANI KULLANACAK”
İkinci başvurunun Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Devlet Denetleme Kurulu’na (DDK) her kademe ve rütbedeki kamu hizmetlisini görevden alma yetkisi tanınmasına ilişkin kanunun iptali için olduğunu bildiren Günaydın, “Devlet Denetleme Kurulu aracılığıyla bu yetkiyi Cumhurbaşkanı kullanacak” ifadelerini kulandı.
“İMAMOĞLU BAŞVURUSU DA İLETİLDİ”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu‘na açılan soruşturmalara ilişkin de Yüksek Mahmeme
İmamoğlu hakkında açılan soruşturmalara dikkati çeken Günaydın, son başvurunun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan basın açıklamalarında kullanılan ifadeler nedeniyle olduğunu belirtti.
Günaydın şu ifadeleri kullandı:
Biliyorsunuz Devlet Denetleme Kurulu’na denetimsiz sultanlara verilebilecek bir yetki verdiler. Aslında DDK aracılığıyla bu yetkiyi Cumhurbaşkanı kullanacak. Daha evvel bunu düzenleme içinde vermişerdi. M eclis’te yaptığımız müzakerelerle bunu kapsamdan çıkarmıştık. ancak AKP artık Meclis’in temayülündeki centilmkenlik anlaşmalarını dahi hiçe sayacak bir hadsizlik içerisinde. Bunu meclisin çalışma sistematiği açısından son derece sakıncalı olarak görüyoruz. Çünkü aynı düzenlemeyi daha evvel anlaşarak kapsamdan çıkardığımız düzenlemeyi daha sonra yeniden bir torba kanununun içerisine koydular ve DDK’ya ilişkin 3 ayrı maddeyi geçirdiler. Bu yalnızca 4 Şubar tarihinde Resmi Gazete’de yayınlandı.
Biliyorsunuz ana muhalefet partisine 60 gün içerisinde AYM’ye başvurma hakkı veriyor. Anayasaya aykırı olan düzenlemelerin iptali ve yürütmelerinin durdurulması için. 4 Şubat tarihinde yayınlanan bu düzenlemeyi yalnızca 8 gün içerisinde AYM’ye getirdik. Ben huzurunuzda CHP’nin hukuk bürosuna ve ilgili tüm arkadaşlara teşekkür etmek isterim. İnsan üstü bir çalışmayla 8 gün içerisinde bugün AYM’ye teslim ettik.
ANAYASADA SAYILMAYAN KURUMLARI KANUN İLE BURAYA EKLEYEMEZSİNİZ
Peki AYM’ye aykırılık iddialarımız nedir? DDK’ya Kooperatiflere, birliklere ve bu kurum ve kkuruluşların her türlü ortaklık ve içtihatlerinde denetim yapma yetkisi veriyor. Anayasa’da sayılmayan kurumları kanun ile buraya ekleyemezsiniz.
DDK denetçilerine Adli denetim yapma yetkisi de veriyor. Oysa bu yetki tahmin edebileceğiniz gibi DDK’da olamaz.
Üçüncüsü yine DDK denetçilerine Cumhuriyet savcıları gibi denetim yapma, bilgi ve belge toplama, açıklama isteme yetkisi verildi. Bu da Anayasa’ya aykırı.
“YA HUKUKTAN ANLAMIYORLAR YA İYİ NİYETLİ DEĞİLLER”
Ve nihayet en önemli hükümlerden bir tanesi… DDK üyeleri ve denetçilerine, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve sermayesinden yarısından fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluşta, kamu kurum ve kuruluşlarındaki meslek kurumlarında, kamuya dayalı kurum ve kuruluşlarda istihdam edilen memur ve diğer kamu görevlileri dahil olmak üzere, dikkat buyurunuz, her kademe ve rütbedeki görevlileri görevden uzaklaştırma yetkisi veriliyor. Böylece Cumhurbaşkanı, bir DDK üyesini, bir denetçisini; bir belediyeye gönderiyor, o kurul üyesi ertesi gün “bu belediye başkanının bu görevi yapması kamu düzeni açısından uygun değildir” diye ifade veriyor, rapor tutuyor. Bunun üzerine belşediye başkanı görevden uzaklaştırılıyor. Bunun içerisinde bu düzenleme yok diyenler ya hukuktan anlamıyorlar ya iyi niyetli değiller.
“BU DİLEKÇEYİ AYM AYLARCA BEKLETSİN DİYE VERMİYORUZ”
Dolayısıyla bugün eleştirdiğimiz OHAL döneminde yasalaştırıldığı söylenen kayyum uygulamasından çok daha geri bir düzenlemeyi TBMM’den geçirdiler. Biz burada, CHP’nin Meclis grubunun 8 günde hazırladığı bu dilekçeyi AYM aylarca bekletsin diye vermiyoruz. Biz AYM’den hızlı bir incelemeyle bu son derece önemli husus hakkında öncelikli yönetmenin durdurulması ve her halukarda konunun iptaline ilişkin bir önemli irade koymasını bekliyoruz.
“İMAMOĞLU HAKKINDA NEREDEYSE HER HAFTA BİR SORUŞTURMA YAPILIYOR”
Nihayet DDK üyeleri ve denetçileri görev yetki ve sorumlulukları itibarıyla kanun düzeyinde açıkça tanımlanmıyorlar. Bu 5 ana husus üzerinden DKK Kanunu’nu da daha doğrusu DDK’yı da düzenleyen torba kanunu AYM’ye taşıdık. Bugünkü 3. grup başvurumuz Ekrem İmamoğlu’nun avukatı sayın Mehmet Pehlivan tarafından yapılmıştır. Bunun sebebi nedir? İmamoğlu hakkında neredeyse her hafta bir soruşturma yapılıyor. Biliyorsunuz Gençlik Kolları Başkanımızın 8 kolluk görevlisi ile evinden sabahın köründe güya adliyeye davet edilmek üzere açıkça gözaltı koşullarında alınması üzerie hukuğun modern hukukun siyasallaştırılması konulu panelde İmamoğlu bir açıklama yaptı ve dedi ki “Türkiye’de bunlar olmamalı adil bir düzen getirilmeli, adalet yeniden tesis edilmeli k,msenin çoluğu çocuğu, yargı mensupları da dahil olmak üzere kimsenin çoluğu çocuğu hiçbir şekilde sabah saatlerinde buı koşullarda alınmamalı. Bunun teminatını sağlayacağız.” dedi. Jet hızıyla daha panelden ayrılmadan terörle mücadele eden kamu görevlilerine tehdt etme suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatıldı.
BİLİRKİŞİ HAKKINDA SORULAR SORDU DİYE SORUŞTURMA AÇILDI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bu soruşturmayı masumiyet karinesini hiçe sayarak ve adli yargılamaya açıkça ve baştan gölge düşürerek suçlayıcı ifadelerle kamuoyuna duyurdu. Ondan 1 sonraki hafta bu kez “turpun büyüğü heybede” diyen memleketin birliğini ve beraberliğini temsil etmesi gereken tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanının sözleri üzerine “turpa başka turplar var, memlekette adalet gittikçe yıpranıyor, bir bilirkişi İstanbul’un bütün dosyalarına görevlendiriliyor, 8800 bilirkişi içerisinde neden özellikle bu seçiliyor, bu kişi hakkında daha evvel bilirkişilik konusunda yeterli olmadığına ilişkin soruşturma var mıdır, buradaki adaletsizlikler ortaya çıkartılsın” dediği için bu kez de yargı görevini yapmakta olan kişilere müdahale etme suçlamasıyla hakkında soruşturma açıldı. Ve aynı şekilde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı alel acele yaptığı bir açıklama ile İmamoğlu’nu baştan suçlu ilan edildi.
“YARGI GÖREVİ BU MEMLEKETTE MAHKEMELER ARACILIĞIYLA YAPILIR”
Arkadaşlar, anayasal hükmü huzurlarınızda tekrar etmek isterim. Yargı görevi bu memlekette mahkemeler aracılığıyla yapılır. Dolayısıyla yargı görevi yapanlar mahkemelerde görevli başkan ve heyet niteliğindeki hakimlerdir. Bir hakim örneğin Adalet Akademisi’nde görevli bir öğretim üyesiyse o yargı görevi yapmaz. Cumhuriyet Başsavcısı yargı görevi yapmaz. Cumhuriyet Başsavcılarının yaptıkları açıklamalar olsa olsa idari işlemlerdir. Bu işlemler hakkında yargı koruması da olmaz. Bunların hukuka aykırılığını şikayet edenler hakkında da bir soruşturma yapılması uygun değildir. Bu soruşturmanın başlaması ile beraber de masumiyet karinesi ihlal edilerek bu eleştiriyi yapanların da açıkça suçlu ilan edilmesi anayasaya aykırıdır. Bu çerçevede biz, bu iki basın açıklaması aleyhine AYM’ye başvurduk. Buradaki başvuru yalnızca İmamoğlu hakkında değil, aynı zamanda belediyelerimize yapılan operasyonlar sonrasında yine aynı şekilde çalakalem yazılan suçlayıcı ifadelerle dolu olan bütün Cumhuriyet Başsavcılığı bildirileri basın açıklamaları konusunda da etki doğuracaktır diye düşünüyoruz. AYM’den de bu konuda hızlı bir karar beklediğimizi kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.
More Stories
NASA’nın uzayda mahsur kalan iki astronotu, planlanandan önce dönebilir
Diyarbakır’da Kar ve Sis Etkili Oldu
Çayırhan madencileri: Bu gelen işçinin ayak sesleri