21 Şubat, Türk havacılığı, Milli Muharip Uçak projesi kapsamında üretilen KAAN’ın ilk uçuşunu başarılı şekilde tamamlamış olması sebebiyle tarihi bir gün oldu. “Türkiye’nin kaybedecek vakti yok” diyen havacılık fotoğrafçısı ve havacılık araştırmacısı Cem Doğut, KAAN’ın uçuşunu Milliyet.com.tr için değerlendirdi.
21 Şubat günü sabah saatlerinde Türk Havacılık Uzay Sanayii (TUSAŞ) tesislerinde gerçekleştirilen uçuşla ilk yerli ve milli savaş uçağının test sürecinde kritik bir aşama geçilmiş oldu ve KAAN’ın uçuş testleri resmi olarak başladı. İlk uçuşunda bir F-16 ile birlikte havalanan KAAN, test pilotu Barbaros Demirbaş’ın idaresinde sorunsuz bir uçuşun ardından başarılı şekilde iniş gerçekleştirdi.
21 Şubat 2024’ün Türk havacılık tarihi ve savunma sanayisi için özel bir gün haline geldiğini ifade eden havacılık fotoğrafçısı ve havacılık araştırmacısı Cem Doğut, “Havacılık açısından savunma sanayimizin tarihine bakarsak bu alana 1980’li yıllarda uçak montajıyla adım attığımızı görürüz. Daha sonrasında yavaş yavaş kendi tasarımlarımızı yapmaya başladık ve Hürkuş ile Hürjet gibi uçakları ortaya çıkardık. Şimdi aradan geçen neredeyse 40 yılın sonunda sıfırdan bir muharip uçak tasarladık, ürettik ve başarıyla uçuracak bir seviyeye geldik. Bu Türkiye açısından çok büyük ve değerli bir kabiliyettir. İnsanların bu işleri taşları üst üste koyarak çok uzun bir yolun sonunda başardığımızı anlaması lazım. Umarım daha da iyi yerlere geleceğiz. Zaten üretim bazında bakarsanız TUSAŞ dünyanın sayılı firmalarından birisiydi. Dünyanın en büyük havacılık şirketlerine parça üreten bir firmaydı. Artık kendi dizaynlarını üreten ve bu sayede kendini bir üst lige taşımış olan bir firma haline geldi. Bu sebeple TUSAŞ’a ve ekibine şükranlarımızı iletmemiz lazım” dedi.
‘KAAN ZORLAYICI ŞARTLARA SAHİP OLAN BİR UÇAK’
Türkiye’nin ilk kez bu çapta bir uçak yaptığına dikkat çeken Cem Doğut, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Daha önce Hürkuş ve Hürjet tecrübelerimiz mevcut ancak KAAN hakikaten başka bir seviyede bulunan bir uçak. Hürkuş ve Hürjet aslında temel hatlara sahip basit uçaklardı ve ikisi de eğitim amaçlı kullanılması planlanan uçaklardı. Ancak Milli Muharip Uçak yani KAAN muharip olarak yapacağımız ilk uçak. Hava Kuvvetleri’nin ve TUSAŞ’un bu uçaktaki isterleri çok yüksek. KAAN 0 sebeple çok büyük ve motorları da çok güçlü olan bir platform. Yüksek taşıma kapasitesine ve uzun menzile sahip olması planlanan yani zorlayıcı şartlara sahip olan bir uçak.”
‘TÜRKİYE’NİN KAYBEDECEK VAKTİ YOK’
Türk Hava Kuvvetleri’nin uçak ihtiyacı ve Türkiye’nin çevresinde yaşanan gelişmeler sebebiyle projenin hızlı ilerlediğini belirten Doğut, “Normalde bugün uçan uçak sadece yer testlerinde kullanılması planlanan bir prototipti. Ancak projeyi hızlandırmak için prototipi uçar hale getirip ilk uçuşunu yaptırdık. Bu aslında çok daha büyük bir zorluk. Çünkü daha imalat aşamasında tasarımınızda değişiklik yapmış oluyorsunuz, hakikaten zorlayıcı bir durum. Bu tür projelerde aksiliklerin yaşandığı örnekler çoktur. KAAN, o sebeple Türk havacılık tarihindeki en önemli ve en riskli projelerden birisiydi. Mesela F-16’nın taksi testlerinde kazara havalanması ya da Gripen uçaklarının başına gelenler bunlar için verilebilecek örneklerdir. Prototiplerin başına bir şeyler gelebilir. Ancak KAAN’ın uçuşuna ilişkin videolardan gördüğümüz kadarıyla Milli Muharip Uçak’ın ilk uçuşu gerçekten çok başarılı olmuş. Gayet muntazam bir uçuş gerçekleştirip sağ sağlim bir iniş gerçekleştirmiş. Böyle büyük bir işle gurur duymamak elde değil” diye konuştu.
“Türkiye’nin bu konuda kaybedecek bir vakti yok. Çevremizde bulunan ülkeler hava kuvvetlerine her geçen gün yeni uçaklar alıyor ve gücünü artırıyor. Bulunduğumuz bölgede bir gün içinde her şey değişebiliyor. Yani bu uçağın bir an önce göreve hazır hale gelmesi lazım. Bu sebeple elden geldiğince projenin hızlandırılması için ilk prototip modeli uçurmuş olduk.” – Havacılık fotoğrafçısı ve havacılık araştırmacısı Cem Doğut
‘BU PROTOTİP UÇAĞIN SON HALİ DEĞİL’
Önümüzdeki dönemde KAAN’ın tasarımda bazı değişiklikler yapılmasının normal olduğunu ifade eden Doğut, “Şu an uçan uçak, aslında uçağın son hali değil. Son haline yakın bir uçak demek daha doğru olur. Her geçen gün elde edilen verilerle daha da gelişecek. Bir uçağı dizayn ettiğiniz zaman önce bilgisayarda tasarımını yaparsınız ve yine bilgisayarda uçurmaya başlarsınız. TUSAŞ’ta hem Hürjet’in hem de KAAN’ın simülatörleri var. Simülatör aslında tecrübesiz pilotların uçağı uçurmadan önce tecrübe kazanması için kullanılır. Gerçek uçak simülatördeki uçakla benzer tepkiler vereceği için pilot çok daha hızlı ve güvenli şekilde eğitim yapabilir. Biz bu noktada biraz tersini yaptık. Yani önce simülatörü yaptık ve uçağın simülatörde nasıl uçacağını dizayn ettik. Daha sonra da prototipi üretip uçurduk. Şimdiyse uçan uçaktan alınan verileri daha önce bilgisayar ortamında dizayn edilen verilerle karşılaştıracağız. Zaten büyük ihtimalle ilk uçuşun bu kadar iyi gitmesinin sebebi daha önce bilgisayar ortamında yapılan testlerdi diye düşünüyorum” bilgilerini paylaştı.
“Bizim geçmişten farkımız biraz da bu oldu. Geçmişte farklı ülkelerde yapılan uçuşlarda uçakların beklenen tepkileri vermediği ve kazalar yaşandığı olabiliyordu. Bu risk hâlâ mevcut ama şu an uçağın sanal ortamda yapılan testlerdeki verileri mevcut. Gerçek uçak oradaki verileri büyük oranda size veriyor ancak bazı örtüşmeyen veriler olacaktır. Uçağın geliştirilmesi için şimdi o aradaki farkları belirleyip ilerleyen süreçte üretilecek prototipler için bazı iyileştirmeler yapılacaktır.” – Havacılık fotoğrafçısı ve havacılık araştırmacısı Cem Doğut